VERGİ UYUMSUZLUĞUNUN NEDENLERİ
1.Psikolojik Etkenler
İnsan, doğası gereği sahibi olduğu parayı veya bir eşyayı karşılıksız
olarak bir başkasına vermek istemez. Vergi de idareye nakden ödenen bir tutar
olduğundan, mükellefler ve vatandaşlar sahibi bulundukları nakit tutarları
idareye vermek istemezler. Çünkü ödenen tutarların karşılığını anında almak
gibi bir durum söz konusu değildir. İnsanlar parasını verir ve karşılığında mal
veya hizmet alır. Ancak vergi de böyle bir durum söz konusu değildir.
Dolayısıyla insanlar bu durum nedeniyle vergi ödemekte istekli davranmazlar.
Ayrıca özellikle ticari işletmeler ellerindeki nakiti genel olarak, yaptıkları iş ile ilgili kullanmayı
düşünürler. İşletmeler paralarını öncelikle işletmenin mal alış ve satışı, çek
senet ödemeleri veya diğer ödemeler de değerlendirirler. Vergi ödemeleri bu nakit
akışının en sonunda düşünülmektedir.
2.Vergi Oranlarının Yüksek
Olması
Ülkemizde uygulanmakta olan vergi oranları sürekli bir tartışma konusu
olmuştur ve genel olarak yüksekliğinden şikayet edilir. Ülkemizin ekonomik
olarakçok güçlü olmaması, hükümetleri vergi oranlarını yüksek tutmaya
yöneltmiştir. Ancak yüksek oranda vergi açıklamak, vergiden kaçınma ve vergi
kaçakçılığına zemin hazırlamaktadır. Özellikle de KDV ve ÖTV’deki vergiler
yüksek oranlardadır. Ülkemizde KDV %1-8 ve 18 oranlarında uygulanmaktadır. %18
oranı mal ve hizmetlerdeki en çok uygulanan orandır. ÖTV’de de yüksek vergi
oranları uygulanmaktadır.Petrol ürünlerindeki
ÖTV’si oranı dünyada uygulanan en yüksek oranlardandır. Sıfır
otomobillerdeki oranlar ise lüks sınıfa giren otomobillerde %130 oranında ÖTV
alınmaktadır. Yine alkollü ürünler ve tütün içeren ürünlerde yüksek vergi
oranları uygulanmaktadır.
Yüksek oranlarda vergi alınması vergi kaçakçılığına ve vergiden kaçınmaya
sebebiyet vermektedir. Özellikle de kaçak akaryakıt ve sanayi da hammadde
olarak kullanılan baz yağların ’10 numara yağ’ olarak adlandırılarak akaryakıt
olarak kullanılması suretiyle vergi kaçırılması sürekli gündemdedir. Vergi
oranlarının yüksek olması ülkemizin en önemli sorunlarından olan kayıt dışılığı
da zemin hazırlamaktadır.
3.Siyasi Otoriteye ve Devlete
Olan Güvensizlik
Ülkemizde siyaset kurumuna, siyasi otoriteye ve devlete karşı bir
güvensizlik algısı bulunmaktadır. Bu algı geçmiş dönemlerden ve yıllardan
oluşarak geçerliliğini devam ettirmektedir.
Yolsuzluk, rüşvet, kamu
kaynaklarının etkin ve verimli kullanılmaması gibi düşünceler güvensizliği
artırarak vatandaşların vergi ödemekte ki davranışlarını da olumsuz
etkilemektedir. Mükellefler ve vatandaşlardaki ‘ben ödüyorum, onlar kendilerine
harcıyorlar’ tarzındaki düşünceleri vergi ödemek konusunda vergi ödemek
konusunda istekli davranmama sonucunu doğurmaktadır.
4.Vergi ve Diğer Ödemelerin
Çeşitliliği
Mükellefler ve vatandaşlar genel olarak diğer bölümlerde de belirtildiği
üzere, kamuya veya kamu niteliğindeki kuruluşlara yapmış oldukları ödemelerin
niteliği ile pek ilgilenmeyerek, ceplerinden çıkan nakit meblağı baz alırlar.
Dolayısıyla SGK’ya olsun, muhasebeciye olsun, belediyeye olsun yapılan tüm
ödemeleri aynı mantık ile değerlendirmektedirler. Vergi ise bu ödemelerin
arasında kaynamaktadır. Ülkemizde uygulanan vergilerin çeşitliliği oldukça
fazladır. Bunun yanında diğer ödemelerinde vergi gibi algılanması vergiye karşı
olan uyumsuzluğu tetiklemektedir.
5.Bürokrasi ve İdarenin Hantal
Yapısı
Vatandaşlar kamu kurumlarına mecbur kalmadıkça gönüllü olarak pek gitmek
istemezler. Bu durum hemen hemen tüm kurumlar için böyledir. Nüfus
Müdürlüklerinde, Adliyelerde, Hastanelerde, Belediyelerde ve Vergi Dairelerinde
olsun hepsi için aynı durum geçerlidir. Çünkü ülkemiz kamu kurumlarında ki
bürokratik işlemler ve hantal yapı çoğu zaman can sıkıcı boyuttadır. Kamu
kurumlarının bu yapısı vatandaşlardaki kamu kurumlarına olan olumsuz yargının
da sebeplerinden birisidir.
Vergi tarh ve tahsilatına yetkili olan Vergi Dairelerindeki durum ise
biraz daha farklı boyuttadır. Çünkü vatandaşlar Nüfus Müdürlükleri veya Hastane
gibi kurumlara gittiklerinde, işlemlerinin yerine getirilmesinden sonra direkt
olarak bir fayda elde ederler. Örneğin, nüfus cüzdanlarını yenilemiş veya
tedavilerini olmuşlardır. Vergi Dairelerinde ise istemedikleri bir meblağı
ödedikleri gibi ödedikleri tutardan da direkt olarak bir fayda sağalamazlar.
Bunun yanında ödeme yaparken sıra beklemek, servis servis dolaşmak ve sistem
arızası gibi olumsuzluklarla karşılaşmak ise bu kamu görevini yerine getirirken
karşılaşmak istedikleri en son şeylerdendir. Bu tip olumsuzluk ise vergi ödeme
konusundaki isteksizliği daha da artırmaktadır.
6.Vatandaşların Ekonomik Olarak Güçlü
Olmaması
Ülkemiz; ekonomisinin henüz tam olarak rayına oturmaması nedeniyle
gelişmekte olan ülkeler sınıfına girmektedir. Bütçe açıkları halen yüksek
değerlerde, işsizlik oranı düşürülememiş ve kişi başına düşen milli gelirimiz
ise gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarılamamıştır. Vatandaşlar arasındaki gelir
dağılımı dengesiz bir konumdadır ve zengin-fakir arasındaki uçurum giderek
artmaktadır.
Gelir dağılımındaki dengesizlik ve kişi başına düşen milli gelirin düşük
olması gibi nedenler, özellikle de gelir seviyesi düşük vatandaşların vergiye
karşı uyumsuzluğunu artırmaktadır. Küçük esnaf geçim kaygısı ile kayıtsız
olarak faaliyetini sürdürmekte veya vergiden kaçınarak en az seviyede
vergi ödemenin yollarını aramaktadır.
Tüketici konumundaki vatandaşlar ise esnaf ile fiş pazarlığı yapmakta ve
gerekli indirimin sağlanması halinde, alışverişi karşılığında belge almamayı
tercih etmektedir. Bu durum ise kayıt dışılığı artırmaktadır.
Dolayısıyla vatandaşların ve mükelleflerin ekonomik olarak güçlü olmaması,
vergi ödemedeki uyumsuzluğu artırmakta ve kayıtsızlığı tetiklemektedir.
7.Vergi Afları
Ülkemizde; yapılandırma, taksitlendirme , vergi barışı gibi isimler ile
bir çok defa vergi ve kamuya olan borçlar ile ilgili af kanunları çıkmaktadır.
Her hükümet kendi dönemlerinde mutlaka buna benzer kanunlar çıkarmıştır. Bu
kanunları çıkarmaktaki amaç; birikmiş kamu alacağının tahsilini yapmak veya
kronikleşmiş bazı cezalı ihtilaflı işlemleri minimuma indirmektir. Vergi
kanunları ile ilgili çıkan af yasaları genel olarak gecikme zammının
indirilmesi, cezaların kaldırılması, belli bir tutara kadar olan vergilerin
silinmesi ve taksitlendirme yapılması gibi öğeleri içerir.
Ancak bu kanunların beklenen
faydayı sağlamadığı, tahsilat tutarlarının tahminlerin altında kaldığı da bir gerçektir.
Af kanunlarının diğer bir olumsuz yönü ise vergisini süresinde ve doğru bir
şekilde ödeyen mükelleflerin göz ardı edilmesidir. Vergisini süresinde
ödeyenlere teşvik getirilmemesi bu kanunların en önemli eksikliğidir. Bu durum
vergisini süresinde ödeyen mükellefleri vergi ödemede isteksizliğe sürüklediği
gibi, mükelleflerde ‘nasıl olsa af çıkar, o zaman öderiz’ mantığının da
yaygınlaşmasına sebebiyet vermektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder